Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Doğru eleştiri armağandır...”

Doğru eleştirinin kişiye sunulmuş bir armağan olduğuna dikkat çeken Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan takım çalışmasının önemini vurguladı.

Eğitim Yayın: 09 Eylül 2024 - Pazartesi - Güncelleme: 09.09.2024 13:01:00
Editör -
Okuma Süresi: 12 dk.
Takip EtGoogle News

Tarhan, “21. yüzyıl becerilerinden biri olan takım çalışması, sosyal ve duygusal becerileri de gerektiriyor. Artık bireysel deha yerine grup dehası önem kazanıyor. Başarı, iş birliği ve takım çalışmasıyla elde ediliyor. Bu da insanların iş birliği becerilerini geliştirmesiyle mümkün oluyor.” dedi. 

Doğada zıtların dengesi olduğuna işaret eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Karanlık nedir? Aslında aydınlığın olmaması demek. Entropi yasası bu… Bu entropi yasasına uygun davranmak. Burada önemli bir beceri ortaya çıkıyor. Negatifle savaşmak yerine pozitifi güçlendirmek… Devamlı olumluyu artırdıkça olumsuz kendiliğinden azalır.” İfadelerini kullandı.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 21. yüzyıla uyum ve yeni yüzyıl becerileri konusunu ele aldı.

Sosyal ve duygusal beceriler ön plana çıkıyor

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 21. yüzyılın becerilerinin özellikle yeni öğrenme ve yenilik becerileri olarak tanımlanabileceğini kaydederek, “21. yüzyılda öğrenme modeli değişti ve yenilikler hızla gelişti. Bu öğrenme modelinin değişmesi ve hızlı dönüşüme uyum sağlamak için geliştirilen beceriler hem akademik hem de teknik becerilerin ötesine geçiyor. Artık sosyal ve duygusal beceriler de ön plana çıkıyor. Akademik ve teknik beceriler, sosyal ve duygusal becerilerle desteklenmezse, kişi çağı yakalayamaz, kaçırır. Dijital dönüşümün hızlandığı bir dünyada, dijital teknolojiler akademik ve teknik görevleri büyük ölçüde üstlenmeye başladı. Ancak dijital teknolojiler, sosyal ve duygusal alandaki yenilikleri gerçekleştiremediği için, bu alanlarda becerilerini geliştirenler 21. yüzyılın gerekliliklerini yakalamış ve fark yaratmış olacaklar.” dedi.

Yapay zekâda önemli gelişmeler yaşanıyor

2000'li yılların başlarında nörobilim ve beyin temelli öğrenmenin, sosyal ve duygusal becerilerde önemli değişimlere yol açtığını kaydeden Prof. Dr. Tarhan, beyin temelli öğrenmenin 2018'de büyük bir ivme kazandığını ve aynı dönemde yapay zekâda da önemli gelişmeler yaşandığını, 1950'lerde temelleri atılan yapay zekânın, beyin temelli öğrenme ve sinir ağlarının ilerlemesiyle yeniden canlandığını anlattı.

Bu durumun, eğitim sistemini de etkileyerek geleneksel öğrenme modellerinden deneyimleyerek öğrenmeye geçişi hızlandırdığını ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Geleneksel öğretim tarzı olan öğretmen anlatıyor, öğrenci dinliyor modeli. Yerini deneyim ve girişimlere açık, problem çözme yöntemlerini değiştiren yeni modellere bıraktı.” dedi.

21. yüzyıl becerilerinden biri de takım çalışması

Bu çağda ekonomik büyüklük ve ülkenin gücünün, toprak ve nüfusla değil, ekonomik başarı ve yenilikçi start-up'larla ölçüldüğünü de dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Zenginlik artık maden rezervlerinden ziyade patent ve yenilik sayılarıyla değerlendiriliyor. 21. yüzyıl becerilerinden biri olan takım çalışması, sosyal ve duygusal becerileri de gerektiriyor. Artık bireysel deha yerine grup dehası önem kazanıyor. Başarı, iş birliği ve takım çalışmasıyla elde ediliyor. Bu da insanların iş birliği becerilerini geliştirmesiyle mümkün oluyor.” diye konuştu.

Nitelikli tekno-girişimcilik önemli hale geldi

Bağlantısallık (connectivism) adı verilen yeni bir becerinin de ön plana çıktığını ve insanların network’ü (bağlantıları) ne kadar genişse, yaptıkları işin de o kadar görünür ve etkili hale geldiğini anlatan Prof. Dr. Tarhan, sosyal etki gücünün, yenilikçilik ve girişimcilik açısından önem kazandığını, yenilikçi ve girişimci olmanın da artık yeterli gelmediğini, bu yeniliklerin topluma anlatılması ve sosyal etki yaratmasının da gerektiğini, bu bağlamda nitelikli tekno-girişimciliğin önemli olduğunu kaydetti.

Orta ve uzun vadeli düşünme de 21. yüzyıl becerilerinden birisi

Prof. Dr. Tarhan, 21. yüzyılda objektivizm ve sürdürülebilirlik konularının önemli kavramlar haline geldiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

“Başarı artık bireysel değil, takım başarısı olarak değerlendiriliyor ve sürdürülebilir başarı hedefleniyor. Mesela sürdürülebilirlik de 21. yüzyıl becerisi. Yani 5 sene sonra aynı kalitede ürün üretebilecek misin? Bir öğrenci şu anda mutlu ve başarılı ama okul bitince de başarılı olabilecek mi? Akademik başarısı var ama hayat başarısı olacak mı? Orta ve uzun vadeli düşünme de 21. yüzyıl becerilerinden birisi. Bütüncül bakabilmek, sadece bir ağaca değil, bütün ormanı görerek hareket edebilmek… Çünkü doğada zıtların dengesi var.  Karanlık nedir? Aslında aydınlığın olmaması demek. Entropi yasası bu… Bu entropi yasasına uygun davranmak. Burada önemli bir beceri ortaya çıkıyor. Negatifle savaşmak yerine pozitifi güçlendirmek… Devamlı olumluyu artırdıkça olumsuz kendiliğinden azalıyor.”  

21. yüzyıl becerileri sahibi bireyler yeniliğin yöneticisi olarak öne çıkıyorlar

Davranışsal entropiye de dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, psikolojik bir varlık olan insanların sevdiği şeylere ve güven duygusunu hissettiği yerde yatırım yaptığını dile getirdi. 

21. yüzyıl becerilerinin bugünün toplumunda başarı ve etkinlik için önemli bir role sahip olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Dijital okuryazarlık bu becerilerin temelini oluşturuyor; bu sayede bireyler hızlı değişimlere ayak uydurabiliyor, yeni gelişmeleri takip edebiliyor ve uyum sağlayabiliyorlar. Ancak sadece yenilikleri takip etmek değil, bu yenilikleri kendi amaçları doğrultusunda etkin bir şekilde kullanabilmek de önem taşıyor. Bu bağlamda, 21. yüzyıl becerileri sahibi bireyler yeniliğin yöneticisi olarak öne çıkıyorlar, yeniliğin kurbanı olmaktan ziyade yönlendirici ve etkili kararlar alabilen kişiler olarak kabul ediliyorlar.” dedi.

20. yüzyıldan gelen ebeveynler çocuklarını 21. yüzyıla hazırlıyor

20. yüzyıldan gelen ebeveynlerin çocuklarını 21. yüzyıla hazırlaması konusuna da işaret eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Burada bir zihinsel dönüşüm gerekiyor. Anne baba çocuğunu yetiştirirken ‘Benim zamanımda öyle değildi. Benim annem babam böyle davranıyordu. Bizim çocuklarımıza böyle davranmıyor’ diye düşünüyor. Bu aslında Mısır papirüslerinde, tabletlerinde de olan bir şey. Yani kuşak çatışması Sokrates'te de var. İki şey hiç değişmemiştir; ‘Biri kuşak çatışması, diğeri de gelin kaynana meseleleri.’ Bu çağda bilgi daha önce 30 senede bir bilgi eskiyorsa, şimdi 3 senede eskiyor.  Kuşak tartışması şimdi daha gürültülü yaşanıyor. Bunun için anne babaların da eğitimcilerin de buna ayak uydurması gerekiyor.” diye konuştu.

Öğrenci odaklı eğitim "öğrenciyi şımartmak" değil

Öğrenci odaklılığın eğitimde önemli bir kavram haline geldiğini ifade eden Prof. Dr. Tarhan, ancak, bu kavramın genellikle yanlış anlaşıldığını ve "öğrenciyi şımartmak" olarak yorumlandığını, oysa öğrenci odaklılığın öğrencinin her dediğin ‘evet’ demek anlamına gelmediğini, öğrenci odaklı eğitimin öğrencinin ihtiyaçlarına, ilgi alanlarına ve bireysel öğrenme hızına göre düzenlenmiş bir eğitim yaklaşımı olduğunu kaydetti.

Bu yaklaşımla öğrencilerin, aktif bir şekilde öğrenme sürecine katılarak kendi öğrenme sorumluluklarını üstleneceklerini dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Hz. Ali’nin şu sözü bu konuyu çok iyi özetler: ‘Çocuklarınızı onların yaşadığı çağa göre değil, onların yaşayacağı çağa göre yetiştirin.’.” Orta ve uzun vadeli düşünerek, teknolojik olarak zenginleştirilmiş bireyler yetiştirmemiz gerekiyor. Böyle öğrenme ortamı var. Bu da toplumun ihtiyaçlarını okuyarak ortaya çıkıyor.” diye konuştu. 

Her çocuğun kendine özgü yetenekleri ve öğrenme biçimleri var

Günümüzde, eğitimde bireyselleşmiş öğrenme ve çoklu zekâ odaklı yaklaşımların ön plana çıktığını da anlatan Prof. Dr. Tarhan, “Her çocuğun kendine özgü yetenekleri ve öğrenme biçimleri vardır. Bu nedenle, eğitimde her çocuğun güçlü ve zayıf yönlerine göre farklı yöntemler kullanmak gereklidir. Müziksel zekâsı yüksek olan çocuklar, müzikal unsurlar kullanarak daha iyi öğrenirler. Bu çocuklar için müzikle ilgili etkinlikler ve araçlar eğitim sürecine dahil edilmelidir. Sosyal zekâsı yüksek olan çocuklar, sosyal etkileşimler ve grup çalışmalarıyla daha verimli öğrenirler. Bu çocuklar için aktif öğrenme ortamları oluşturulmalı ve sosyal etkinlikler teşvik edilmelidir.” dedi.

21. yüzyılın en önemli becerilerinden biri de eleştirel düşünme

Eğitim sisteminde bu farkındalığa erişmiş proje odaklı okulların ortaya çıktığını ve bu okulların, öğrencilerin bireysel yeteneklerine göre eğitim verdiğini dile getiren Prof. Dr. Tarhan, özellikle okuduğunu anlama ve sorgulama yeteneklerini geliştirmek için meta bilişsel yöntemler kullanıldığını, bu yöntemlerin, öğrencilerin öğrenme sürecini anlamalarını ve kontrol etmelerini sağladığını ve eleştirel düşünme ile anlam arayışını teşvik ettiğini de kaydetti.

Prof. Dr. Tarhan, 21. yüzyılın en önemli becerilerinden birinin de eleştirel düşünme olduğunu ifade ederek, geleneksel eğitim sistemlerinin, "sorma, düşünme, itaat et" yaklaşımını benimsediğini, ancak, modern eğitim sistemlerinin, çocukların "sor, düşün, ikna ol ve inanıyorsan itaat et" şeklinde ilerlemelerini teşvik ettiğini söyledi.

Z kuşağı, gerçekten istekliler, sevimliler, öğrenmek istiyorlar…

Çocukların sorgulayan, eleştirel düşünen ve ikna olarak ilerleyen bireyler olarak yetiştirilmesinin önemine işaret eden Prof. Dr. Tarhan, “Öğrenci odaklı demek öğrencinin sevgi ve güvenini kazanarak yapılan ilişkidir. Öğrenciler şu anda Z kuşağı. Gerçekten istekliler, sevimliler, öğrenmek istiyorlar ve ciddi bir masumiyet arayışı var onlarda. Adalet arayışı var. Haksızlıktan çok rahatsız oluyorlar. Bu iyi bir şey, bunu bozmayalım. Bütün dünyada Gazze olaylarında görüyoruz gençler duyarsız kalmadılar. Siyasal sistemlerin hepsi çıkarcı davrandı ama gençler objektif davranabiliyor. Doğu kültürlerinde niye gençlerde tepki yok? Çünkü doğu kültürleri baskıcı kültürler. Otoriter kültürler. Böyle kültürlerde insanlar duygularını bastırıyorlar. Otorite kalktığı zaman da anarşist oluyorlar ya da yalanı, ikiyüzlülüğü öğreniyorlar. Her masada farklı konuşan tipler ortaya çıkıyor.” diye konuştu.  

Eleştiren öğrencileri, eleştiriyi armağan gibi göreceğiz…

Baskıyla, korkutarak eğitim sistemi, geleneksel eğitim sisteminin bu çağın yöntemi olmadığını kaydeden Prof. Dr. Tarhan, doğru eleştirinin kişiye sunulmuş bir armağan olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Tarhan, “Madem 21. yüzyılda buradayız. Sorgulayan öğrencilerden, eleştiren öğrencilerden rahatsız olmayacağız. Eleştiren öğrencileri, eleştiriyi armağan gibi göreceğiz. Anne baba da araştırır beraber bakalım, eğer ben biliyorsam söylerim, bilmiyorsam beraber öğrenelim demeli. Yol arkadaşı olsun anne baba çocukla. Böylece birlikte öğrenirler. 21. yüzyıl becerilerinden birisi de öğrenen örgüt felsefesi. Yani anne de öğrenecek, baba da öğrenecek çocuk da öğrenecek. Okulda öğretmen de öğrenecek, öğrenci de öğrenecek. Bilgiye ulaşmak çok kolay şimdi. Yani öğrenen organizma olabilmesi için muhakkak herkesin öğrenme arzusu, hedefi, kendini yenileme isteği olması gerekiyor. Teknolojide çok hızlı değişiyor. Teknolojiyi, dijital okuryazarlığı yakalayan 21. yüzyıl becerilerinde en büyük beceriyi, problem çözme becerisini kazanmış oluyor.” şeklinde konuşmasını tamamladı.

DOİ Numarası: https://doi.org/10.32739/uha.id.56796

Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.