Akdeniz Üniversitesi’nde meme kanserine dikkat çekildi
Akdeniz Üniversitesi Meme Sağlığı ve Hastalıkları Merkezi’nde hasta sayısı %74 arttı
Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Meme Sağlığı ve Hastalıkları Merkezi’nde meme kanserine dikkat çekildi. Rektör Özkan, Meme Sağlığı ve Hastalıkları Merkezi’nde 6 ayda 6050 hastanın muayene edildiğini hasta sayılarının aylık bazda %74 artış gösterdiğini söyledi.
Türkiye’deki devlet hastaneleri içinde en kapsamlı Meme Sağlığı ve Hastalıkları Merkezi’nde 1-31 Ekim Dünya Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında toplantı düzenlendi. Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Meme Sağlığı ve Hastalıkları Merkezi’nde yapılan toplantıya Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Hastane Başhekimi Prof. Dr. Yıldıray Çete, Organ Nakli Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ömer Özkan, Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cumhur Arıcı, Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aylin Fidan Korcum Şahin, Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Veli Vural, Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Karaca, Radyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ebru Özan Sanhal katıldı.
ONKOLOJİDE DE ÖNCÜ MERKEZ
Meme Kanseri Farkındalık Ayına dikkat çeken Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, “Dünyada her 8 kadından bir tanesi maalesef kanserle karşı karşıya kalıyor. Bu çok büyük bir oran. Kadınlarda en sık gördüğümüz kanser türü. Akdeniz Üniversitesi her şeyde olduğu gibi onkolojide ve meme kanserinde de öncü bir merkez. Bunu gururla söylüyorum çünkü muhteşem bir alt yapımız var. Türkiye'de olmayan cihazlar ya da bir kaç yerde olan cihazlar Akdeniz Üniversitesi’nde var.” dedi.
MERKEZE YOĞUN İLGİ
Merkezin açıldığından beri ciddi bir ilgi gördüğünü ve hasta sayısının artığını söyleyen Rektör Özkan, “Merkezimizde 6 ayda 1.700 hasta tedavi ettik. Merkezimizde her şey burada yapılıyor, biyopsi de aynı gün yapılıyor. Bu çok kıymetli hasta adına. Altı aylık süreçte merkezimizde yaklaşık 6050 hastamızı muayene ettik ve 173 hastamızda başarılı cerrahi işlemler gerçekleştirdik. Hasta sayımız Meme Sağlığı ve Hastalıkları Merkezi öncesine göre aylık bazda %74 artış gösterdi.” diye konuştu.
İLK TEDAVİ ÖNEMLİ
Meme kanserinde ilk tedavinin ileriki aşamalar için çok önemli olduğunu vurgulayan Rektör Özkan, “Meme kanserinde birkaç şey çok önemli. Önce erken tanı, erken tanı olduğu zaman tedavi de çok daha az acılı, sonuç çok daha iyi oluyor ve hastayı hayatta tutma ihtimalimiz daha çok oluyor. Tanıdan sonra da tedavi. Tedavide de Akdeniz Üniversitesi dediğim gibi hem hoca tecrübesi hem altyapısı tartışılmaz. En kaliteli hizmeti veriyoruz. En iyi cerrahi işlemi yapıyoruz. Meme kanseri uzun süreli kanserler, bunlar hemen ortaya çıkmıyor. Metastazı da keza öyle. Bu anlamda ilk tedavinin en iyi olması lazım ki bazen komplikasyonlar geliyor. Ne yazık ki bazı cerrahi müdahalelerde, sağlık birincil öncelik olmaktan çıkarılıp estetik kaygılar öne alınabiliyor. Oysa meme kanseri yavaş seyirli olup uzun yıllar içinde metastaz yapabiliyor ve bu nedenle cerrahinin güvenilirliği, hastanın sağlığını güvence altına almak açısından kritik önemdedir.” ifadelerini kullandı.
MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIMLA TEDAVİ
Hastane Başhekimi Prof. Dr. Yıldıray Çete, “Kanser gibi gittikçe artan hastalıktan önemli özelliklerden bir tanesi multidisiplinler yaklaşım gerektirmesi. Bu artış tek bir hekimin tek başına tedavi edeceği bir hastalık olmaktan çıkıyor. Bir çok branşın ve bir çok hekimin ortak çalışmasıyla hastaya gerçekten optimum tedavi ve uzun yaşamı sunabilir. Akdeniz Üniversitesi Türkiye’nin en önemli markalarından birisi olmanın getirdiği öncü kimliği ile geçen yıl bu merkezi açtı. Bu merkezde şu ana kadar gerçekten çok sayıda hastaya tedavi verdik. Cerrahi branşlarımızın, medikal onkologlarımızın, radyasyon onkologlarımızın, patologlarımızın herkesin bir arada çalıştığı bu ortak merkezde hastalarımızın tanı süreçleri ve tedavi süreçleri hem hızlandı hem de en optimum ve doğru seviyede verilmeye başlandı. Burada emeği geçen herkese başta sayın Rektörümüz olmak üzere tüm öğretim üyelerine teşekkür ediyorum. Hastalarımıza da acil şifalar diliyorum.” diye konuştu.
ERKEN TANIYA DİKKAT ÇEKTİ
Meme kanserinde erken tanının önemine vurgu yapan Organ Nakli Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ömer Özkan, da “Farkındalık demek farkına vardırmak demek, böyle bir merkez var. Meme kanseri çok yavaş gelişen bir kanser. Ama zamanı geldikten sonra da çok hızlı hayatını kaybettirebilen bir hastalık. Bir kanser türünü duyduğunuz zaman özellikle bazı türlerde duyduğunuz andan itibaren eyvah dersiniz. Ne yaparsanız yapın, hayatı uzatmaktan başka bir şansınız olamıyor. Ama meme kanserinde, bazı deri kanserlerinde bunu erken gördüğünüz anda %100 yaşama şansınız var. Çok da fazla görmeye başladık. Sebebi de burada erken tanının konması. Erken tanıyla yakaladığınızda oran %100 iken, ikinciye düştüğünüzde % 70’e üçüncü de %40’a düşüyor. Dördüncüde maalesef çok büyük şansınız olmuyor.” dedi.
DÜNYADA VERİLEN BURADA VERİLMEYEN HİÇBİR TEDAVİ YOK
Merkezde çok değerli tecrübeli ekibin olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ömer Özkan, “Meme kanseri erken yakalandığında net bir şekilde hangi tür olursa olsun en kötüsü dahil bir kaç belirgin kanser dışında meme kanserine biz eyvah demiyoruz artık. Bu kadar imkanların geniş olduğu cerrahisi, kemoterapinin en yükseği bu merkezde veriliyor, robotik cerrahi yine öyle. Dünyada verilen ve burada verilmeyen hiçbir tedavi yok. Onu net bir şekilde söyleyeyim. Farkındalık ayındaki mesajımız da, lütfen devletin size sunduğu bu imkânlardan veya kendi imkanlarınızla kendinizi muayene edin ettirin, merkezlere uğrayın.” dedi.
HASTALAR GENİŞ ÇAPLI BİR KONSEYDE DEĞERLENDİRİLİYOR
Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cumhur Arıcı, meme ünitesinin aktif olarak çalışmaya başladıktan sonra çok hızlı ve üst düzey hizmet vermeye başladığını söyledi. Hastaların kapsamlı bir değerlendirmeden geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Cumhur Arıcı “Her Perşembe burada bir konsey oluyor. Şu andaki burada bulunan hocalarımız konseyin sadece bir parçası. Yaklaşık 14-15 hocadan oluşan bir konsey. O hafta ameliyat olacak ya da yeni tanı almış bütün hastaları tartışıyor. Bu başka bir yerde olmayan bir şey aslında çok büyük bir fırsat hastalar açısından. Çünkü farklı branşlardan farklı hekimlerin yaklaşımları farklı olabiliyor. O yüzden çok kıymetli.” dedi.
EN İYİ CİHAZLARA SAHİBİZ
Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aylin Fidan Korcum Şahin, “Biz çok şanslıyız. Çünkü biz 1998 yılından bu yana çok ciddi bir ekip tecrübesine sahibiz. Çok uzun yılların birikiminin olduğu bir üniversite ve hastaneye sahibiz. Bu da daha hızlı tedaviye başlama imkanı yaratıyor. Radyasyon onkolojisi olarak çok ciddi anlamda şu anda dünyanın her yerinde en iyi merkezlerde yapılan cihazlar bizde var. Bu çok büyük bir artı. Benim asistanlığımda hatta ben buraya geldiğim yıllarda solunum kontrollü bir meme kanseri tedavisi yapabilmek uzaya gitmek kadar uzak bir şeydi. Ama şu anda biz hastaların akciğerine, kalbine minimum dozlara minimum yan etkiler olacak şekilde solunum desteğiyle tedavi yapabiliyoruz. Bu da Türkiye’deki birkaç merkeze olan. Tam bir düzenek ve biz bunları çok rahatlıkla hastalarımıza o hizmeti veriyoruz.” ifadelerini kullandı.
GEN TESTLERİ AKDENİZ’DE YAPILIYOR
Akdeniz Üniversitesi’nde gen analizinin yapılabildiğini söyleyen Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Karaca ise, “Hasta evre dört olarak geldiği zaman eskiden hormon negatif dediğimiz grupta elimizde çok fazla tedavi seçeneği yoktu ama artık hormon negatif grupta da tüm dünyada ve ülkemizde özellikle Akdeniz Üniversitesi’nde immünoterapiler ve gen analizi yapılarak yeni nesil akıllı ilaçlar kullanılmakta.” dedi. Bu gen analizlerinin her yerde yapılmadığına dikkat çeken Doç. Dr. Karaca, “Gen analizleri her yerde yapılan testler değil, çok pahalı testler. Bu testlerin burada yapılabilmesi ve özellikle bir devlet üniversitesinde bu testlerin yapılabilmesi çok önemli. Ayrıca deneyimli merkezlerde bu ilaçların verilmesi önemli. Yaklaşık bir ayda en az 2 binin üzerinde bu ilaçları uygulayan bir merkez olarak bu anlamda da oldukça deneyimliyiz.” şeklinde konuştu.
YILDA BİR KEZ TARAMA
Meme kanserinde hastaların özellikle kendi kendine muayenelerinin çok önemli olduğunu söyleyen Radyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ebru Özan Sanhal da, mutlaka 40 yaştan başlayarak mamografi taramalarını yılda bir düzenli yaptırmalarını önerdiklerini söyledi. Teknolojik olarak, cihaz donanım, ekip, ekipman anlamında hastalara merkezde en iyi hizmeti vermeyi hedeflediklerini söyleyen Sanhal, özellikle ailesinden genetik yatkınlığı olan kişilerin mutlaka tarama yaptırmalarının ve hekimlerinden görüş almalarının önemli olduğunu belirtti.
TÜRKİYE GENÇ YAŞTA MEME KANSERİNDE DÜNYA LİDERİ
Türkiye genç yaşta meme kanserinde dünya lideri pozisyonunda olduğuna dikkat çeken Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Veli Vural, “Meme kanseri 40-50 yaş arasında Türkiye’de görülme sıklığı 100 binde 44 civarında, 40 yaş altında da 100 binde 25 görülüyor. Fakat Türkiye genç yaşta meme kanserinde dünya lideri pozisyonunda. Onun için biz de 40 yaşında tarama programları başlıyor. Tabii bu ülkelerden ülkelere farklılıklar gösterebiliyor. Bazı ülkeler 50 yaşında, bazı ülkeler 40 yaşında başlıyor. Biz 40 yaşında rutin tarama programına başlıyoruz.” ifadelerini kullandı.