İzmir İş Dünyasından 2025 yılı uyarısı
Üretimi ve ihracatı destekleyecek kur politikası uygulanmalı
İzmir İş Dünyası temsilcileri, ekonomideki gelişmeleri değerlendirerek 2025 yılı öngörülerini paylaştılar. 2025 yılının herkes için zor bir yıl olacağını, her alanda iyi bir planlama yapılması gerektiğine dikkat çeken iş dünyası temsilcilerinin 2025 beklentileri ise özetle şöyle: “Enflasyonla mücadeleden taviz verilmemeli ama bunu yaparken toplumun tüm kesimleri gözetilmeli. Özel sektör olarak maliyet baskılarını yönetmekte zorlanıyoruz. Finansmana erişimin kolaylaştırılması ve sürdürülebilir kredi mekanizmalarının oluşturulması şart. Türkiye’nin büyüme potansiyeli ihracatçıyı destekleyecek bir kur politikası uygulanarak sürdürülmeli.”
EGEV Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Küçükkurt:
“Büyüme üretim ve ihracat odaklı olmalı”
2025 yılında, Türkiye ekonomisinin büyüme ve enflasyon arasındaki dengeyi yakalaması gerekiyor. Özellikle özel sektör yatırımları açısından finansmana erişimin kolaylaştırılması çok önemli. Yüksek faiz oranları, sermaye maliyetlerini artırarak yatırımları olumsuz etkiliyor. Ancak faizlerin düşürülmesi, fiyat istikrarı sağlanmadan
yapılırsa enflasyonu arttıracağı ve enflasyon ile mücadeleye zarar vereceği de bir gerçek. Bu nedenle, para politikalarının uzun vadeli planlamayla yürütülmesi gerektiğine inanıyorum. Ayrıca, kamu maliyesinde kamuoyunu ikna edecek seviyede bir sıkılaşma, enflasyon ile mücadelede ana cepheyi oluşturacaktır. Büyümenin yalnızca iç tüketimle değil, üretim ve ihracat odaklı bir yapıya kavuşması gerektiğini düşünüyorum.
BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Semiha Güneş:
“Kamuda tasarruf güçlü bir şekilde uygulanmalı”
2025 yılında Türkiye’de ana gündem enflasyonla mücadele olmaya devam edecektir. Ancak 2024 yılında bu mücadele sadece para politikalarıyla yürütülürken, geldiğimiz noktada bunun yeterli olmadığını görüyoruz. Kamu harcamalarının kontrol altında tutulması ve daha fazla kamuda tasarruf tedbirinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Piyasanın yavaşladığı ve faiz indiriminin başlayacağı bir ortamda kamuda tasarrufun güçlü bir şekilde devreye girmesi, enflasyonda gözle görülür ve hissedilir bir düşüş için temel şart haline geldiğini düşünüyorum. Özel sektör olarak maliyet baskılarını yönetmekte zorlanıyoruz. Bu noktada, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve sürdürülebilir kredi mekanizmalarının oluşturulması önemli. Türkiye’nin büyüme potansiyeli her şartta gücünü korurken ihracatçıyı destekleyecek bir kur politikasının da hayata geçirilmesini bekliyorum.
İZSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Cengiz:
“Üreticiye rekabet gücü için teşvik ve hibeler verilmeli”
2025 yılında sıkılaştırılmış para politikasından ayrılmadan, maliye politikaları ile desteklenecek şekilde yolumuza devam etmeliyiz. Demokrasi ve adalet konusunda daha hassas davranıp yabancı yatırımcıya güven sağlayarak doğrudan yabancı yatırımların önünün açılması gerekiyor. Finansmana erişim kolaylaştırmalı ve finansman maliyetlerinin kesinlikle düşürülmesi sağlanmalı. Rekabetten uzaklaşan sanayimize yeniden rekabet gücü kazandırmak için üretici ve ihracatçılar teşvik ve hibelerle desteklenmelidir. Asgari ücretlinin enflasyon altında ezilmeyeceği bir ücret politikası belirlenmelidir. Ücret artışlarındaki maliyet artışının ise iş dünyasına yüklenmeyeceği rasyonel ekonomik uygulamalar beklentisi içindeyiz.
İZİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Özden Erten:
“KOBİ’lerin yapay zeka adaptasyonu teşvik edilmeli”
Türkiye, yapay zeka çağında ekonomisi güçlü bir ülke olmak için gereken adımları hızlıca planlamalı ve uygulamaya başlamalı. KOBİ’ler Türkiye ekonomisinin belkemiği ve devlet destekli teşviklere çok ihtiyaç duyulan bir döneme giriyoruz. Yapay zeka teknolojilerine uyum sağlayarak dijital dönüşüme adapte olmak kritik önemde. Eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması, Ar-Ge yatırımlarının artırılması, KOBİ’ lerin yapay zeka adaptasyonunun teşvik edilmesi, konu ile ilgili yatırımlar için vergi indirimleri ve teşvikleri sunulması gerekiyor. 2025 yılı da 2024 yılından daha kolay geçmeyecek. Satışların düşeceği ve nakit çevriminin zor olacağı bir dönem bizi bekliyor.
EGİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Şahika Aşkıner:
“Kadınların iş gücüne katılım oranı artırılmalı”
2025 yılı Türkiye ekonomisinin enflasyonla mücadele ve sürdürülebilir büyüme ekseninde şekilleneceğine inanıyorum. Döviz kurunun baskılanması ihracatçının elini kolunu bağlarken 2025 yılında bu politikanın sürmesi durumunda ihracat ayağında gerilemenin sürmesi güçlü bir olasılık gibi duruyor. Türkiye’nin büyüme potansiyelini gerçekleştirebilmesi için üretim ve ihracat odaklı bir ekonomik modele geçmesi şart.
Kadın istihdamı, 2025 yılı için ülkemizin ekonomik ve toplumsal kalkınmasında öncelikli konular arasında yer almalıdır. Kadınların işgücüne katılım oranının artırılması, yalnızca ekonomik büyümeye değil, aynı zamanda toplumsal eşitliğe de katkı sağlayacaktır. İşverenlerin, kadın çalışanların kariyer gelişimlerini destekleyecek politikalar benimsemesi gerekiyor. 2025 yılında bu yönde atılacak adımları takip edeceğiz ve desteklemeyi sürdüreceğiz.
BPW İzmir Yönetim Kurulu Başkanı Hayriye Şendinç:
“Üretmekten başka çaremiz yok”
2025 yılı Türkiye ekonomisinin enflasyon ile mücadeleye devam edeceği bir yıl olacaktır. Bununla birlikte sanayi ve hizmet sektörlerinde verimliliği artıracak yenilikçi uygulamaların devreye alınması, ekonominin rekabet gücünü yükseltecektir. Enerji
maliyetlerinin düşürülmesi, işletmelerin maliyet yönetiminde önemli bir rahatlama sağlarken, enflasyonu sağlıklı olarak düşürmek için üretmekten başka çaremiz olmadığına inanıyorum. Dolayısıyla üretimi destekleyecek önlemler alınırken, kamu disiplini ve bütçe açığını tasarruf tedbirleriyle kapamak da önemli bir adım olacaktır. Yatırımların artırılmasında yargı ve hukuk sisteminde de reformların yapılması da büyük önem arz ediyor.
Kadın İş Gücü Katılımı, Ücret Farkı ve Ekonomik Eşitsizlik, Yarı Zamanlı ve Esnek Çalışma Modelleri, Girişimcilik ve Kadınlardan Beklenen İnovasyon, Eğitim ve Beceri Gelişimi, Sosyal Politikalar ve Destek Programları, Kadınların Temsili, VB gibi adımların net olarak atılarak tekrar katılımın sağlanması gerektiğini düşünüyorum.
EGOD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun:
“Ar-ge yatırımları desteklenmeli”
Türkiye ekonomisinin 2025 yılında daha dengeli bir büyüme ve enflasyonla mücadele sürecine gireceğine inanıyorum. Özellikle para politikalarının sıkı bir şekilde uygulanması, fiyat istikrarını sağlama açısından kritik önemde. Küresel ekonomik koşullardaki toparlanma, ihracatçılarımız için fırsatlar sunmaya devam edecek. Kamu harcamalarının disipline edilmesi ve yapısal reformların hayata geçirilmesi, ekonominin direncini artıracaktır. Ancak döviz kurunun enflasyon oranında arttırılmaması ihracatçıların rekabet gücünü kaybetmesi nedeniyle bu noktada bir düzenleme yapılması da gerekiyor.
Otomotiv sektörü açısından 2025 yılı, elektrikli ve hibrit araç üretiminin hız kazandığı bir yıl olacak. Bu nedenle, yerli üretim oranının artırılması ve Ar-Ge yatırımlarının desteklenmesi büyük önem taşıyor.
KESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yeşim Işıklı:
“Ekonomi yönetimi yeni bir hamle yapmalı”
2025 yılının kolay geçeceğini düşünmüyorum. En sonda söylenecek cümleyi başta söylemek isterim. Sadece para politikaları ile yürüttüğümüz enflasyon ile mücadelede bu enstrümanın kullanımının sonuna geldiğimizi görüyoruz. Faiz indiriminin başlaması ile sıkı para politikasından geri adımların atılacağı ortamda ekonomi yönetiminin yeni bir hamle yapması gerekmektedir. Kamunun yeterli tasarruf yapmadığı bu enflasyonla
mücadelede 2025 yılında bu silahın devreye alınmasından başka bir çare bulunmamaktadır. Aynı zamanda, döviz kurundaki baskılama hem dış ticaret dengemizi hem de ihracatçıyı olumsuz etkilediği bir gerçek. Ekonomi yönetiminin bugüne kadar yürüttüğü çabaların ışığında 2025 yılında yeni hamlelerin gelmesi gerektiği, bu hamleler geldiği takdirde görece daha olumlu bir ekonomik seyir görebileceğimizi düşünüyorum.
KalDer İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Ünlü:
“Şirketler nakit döngüsünü iyi kurgulamalı”
2025 yılı için bizim doğrudan pazarımızı oluşturan Avrupa’da ciddi anlamda bir küçülme söz konusu. Özellikle sektörel bazda baktığınızda da iki sektör burada ön plana çıkıyor, biri otomotiv, diğeri elektrik elektronik sektörlerinde ciddi anlamda bir talep daralması var. Türkiye'nin 2025 yılında bu pazarlardaki mevcut pazar büyüklüğünü koruması lazım. Özellikle ilk 6 ayda Merkez Bankası’nın politika faizindeki duruşu dövizin enflasyon karşısındaki pozisyonu da belirleyecek. Aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri seçimleri sonrasında euro-dolar yönünde özellikle Euro'nun zayıflaması ve doların güçlenmesi de dolar hammadde alıp Euro satan işletmeler açısından zorlu bir süreci beraberinde getiriyor. Tüm bu açılardan baktığımızda 2025 yılının da biraz daha sıkıntılı geçeceğini öngörüyorum. Özellikle şirketlerin nakit döngüsünü çok iyi kurgulaması ve buna bağlı olarak doğru aksiyonları hayata geçirmesi gerekli. Veriler net olarak gösteriyor ki rekabetten düşüyoruz. Dolayısıyla devletin bu konuda ihracat pazarını koruma yönünde bir fon yaratmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.
EGSD Yönetim Kurulu Başkanı Hayati Ertuğrul:
“Döviz kuru enflasyonla uyumlu seviyeye gelmeli”
2025 yılında Türkiye ekonomisinin, enflasyonla mücadele ekseninde ilerleyeceğini düşünüyorum. Bütçe disiplini ve kamu tasarruflarının artırılması, fiyat istikrarı için büyük önem taşıyor. Finansmana erişimin kolaylaştırılması, işletmelerin büyüme ve istihdam yaratma kapasitelerini destekleyecektir. Ancak döviz kurunun baskılanması, ihracatçıların rekabet avantajını yitirmesine neden oldu. Kaybedilen pazarların geri kazanılması için dövizin enflasyon ile uyumlu bir seviyeye getirilmesi çok büyük önem teşkil ediyor. Bu gelişmeler ışığında 2025 yılı için beklentimiz enflasyonda düşüşü
destekleyecek kamu tasarrufu görmemiz ve baskılanmış vaziyette olan döviz kurunun ihracatçının elini rahatlatacak şekilde enflasyon ile uyumlu bir seviyeye gelmesidir. 2025 yılının ilk yarısı da zor geçecektir, beklentilerin gerçekleşmesi çerçevesinde ikinci yarıda toparlanma öngörülmektedir.
İzmir YMMO Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Zengin:
“Üretimi teşvik eden vergilendirme sistemi şart”
2025 yılına girerken ülkemizin ekonomik ve mali yapısının güçlenmesi için hepimize önemli görevler düşmektedir. Kayıt dışı ekonomiyle etkin mücadele, vergi adaletinin sağlanması, işletmelerde vergi bilincinin artırılması ve dijitalleşmenin hızla sürdürülmesi, ekonomik istikrar ve toplumsal refah için kritik öneme sahiptir.Mevcut maliye politikalarının doğru uygulamalarla başarılı sonuçlar vereceğine inanıyor, özellikle 2025’in ikinci yarısından itibaren ekonomide olumlu gelişmelerin hissedileceğini öngörüyoruz. Ancak, kalıcı bir düzelme için başta hukuki güvence olmak üzere yapısal reformların kararlılıkla hayata geçirilmesi ve yerli-yabancı yatırımların teşvik edilmesi gerekliliğinin altını çizmek istiyorum. Vergi denetimlerinin cezalandırmadan ziyade önleyici tedbir olarak kullanılması, vergi adaletinin sağlanması amacıyla yüksek tutarlı özel harcamaların beyan ve takibi ile ilgili gerekli hukuki zeminin oluşturulması ve üretimi teşvik eden bir vergilendirme düzeni için kamu idarelerine ve siyaset kurumuna önemli görevler düşmektedir. Yeni yılda, sürdürülebilir büyümeye katkı sunacak tüm reformların hayata geçirilmesini ve özellikle enflasyon düzeltmesi yoluyla vergi alınması uygulamasından vazgeçilmesini temenni ediyoruz.
GGYD İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kiraz:
“Bütçe disiplini sağlanmalı”
2025 yılında Türkiye’nin ekonomik performansını belirleyecek en önemli faktörlerden birinin bütçe disiplini olduğunu düşünüyorum. Bütçe açığının kontrol altına alınamaması, enflasyonla mücadelede önemli bir engel oluşturduğu düşünülürse, 2025 yılında kamusal tasarruf tedbirleri odaklı yeni bir paketin açıklanması gerektiğini düşünüyorum. 2025 yılında, daha güçlü bir mali disiplin politikasıyla yatırımcı güveninin artırılması da mümkün. Türkiye’nin yüksek enflasyon ile mücadele ederken
çok zor olan büyüme hedeflerine ulaşabilmesi için katma değerli üretimi artıracak teşvik politikalarının devreye sokması gerekiyor. 2025’in, sürdürülebilir büyüme için yapısal reformların hız kazandığı bir yıl olması gerektiğine inanıyorum.
EGE KOBİDER Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Bilek:
“Güven için destekleyici mali politikalar oluşturulmalı”
2024 yılı şirketler ve bireyler için zorlu bir sene oldu. Ticaret savaşları, dünyadaki politik krizler sebebi ile 2025 yılında da ekonominin çabuk toparlanamayacağı görülüyor. 2025 yılı sonlarından önce güven ortamının oluşmayacağı, rasyonel ekonomi politikalarına ancak geçilebileceği düşüncesindeyim. Güven ortamının sağlanabilmesi için destekleyici mali politikaların oluşturulması önemli. Özellikle vergi yasasında yapılacak değişiklikler, finansmana erişimin kolaylaştırılması, para politikalarındaki dengenin sağlanarak, faiz, kur, enflasyon dengesinin kurulması ve bunların piyasaya radikal şekilde yansıtılması sanayiciyi, ihracatçıyı ve özellikle KOBİ’lerii rahatlatacaktır. Nakit akış yönetimi, sürdürülebilir karlılık yanında dijitalleşme ve dünyadaki değişime uyum gelecek dönemde iş dünyasının yine öncelikli konuları olmaya devam edecek.
KOSBİ Yönetim Kurulu Başkanı Erol Diren:
Kamu gelir artırıcı reformları devreye almalı”
2025 yılında Türkiye ekonomisinin hem enflasyonu düşürerek hem de büyüyerek yol almasının çok kolay olmadığını düşünüyorum. Birinden birinin tercih edilmesi gereken bu ikilemde faiz indirimine erken başlayan ekonomi yönetiminin tercihini büyümeden yana koyacağını düşünen birçok analiz yapılıyor.
Ancak enflasyonist ortamda büyümenin de çok sağlıklı olmayacağını düşünürsek, Türkiye’nin önündeki temel problemin 2025 yılında da yüksek enflasyon olacağı görülüyor. Bütçe disiplini konusunda daha kararlı bir duruş sergilenmeli gerektiğini ve kamunun gelir artırıcı reformları devreye sokması, harcamalarını daha etkin bir şekilde yönetmesi gerekiyor. Aksi takdirde, bütçe açığının ekonomik dengeleri daha fazla zorlayabileceğini düşünüyorum.
BAYOSB Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Telseren:
“İhracat kapasitesini artıracak adımlar atılmalı”
2025 yılı için temel beklentim, dış ticaret dengemizin iyileştirilmesi, ihracat kapasitesini artırma yolunda önemli adımlar atılmasıdır. Ancak baskılanan döviz kuru nedeniyle ihracatçılarımız pazar paylarını kaybederken, PMİ verileri ve büyüme rakamları sanayi üretiminin gerilediğini gösterirken bunu başarmak kolay değil. Enflasyonun kontrol altına alınması, fiyat istikrarı açısından elzem. Bütçe açığının ise disiplinli bir maliye politikasıyla daha makul seviyelere çekilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunu sağlamanın yolu da güçlü bir kamusal tasarruf tedbirleri paketidir. 2025 yılında, sanayi üretiminde katma değerli ürünlerin payını artıracak adımlar atılması, güçlü bir kamu harcamalarında sıkılaşma ile beraber sıkı para politikası sürerken yapılacak sınırlı bir faiz indirimi, 2025 yılında atılmasını beklediğim adımları oluşturuyor. Umuyorum 2024 yılından daha olumlu bir 2025 yılı geçireceğiz.