Birleşik Kamu-İş Konfederasyonuna bağlı Eğitim-İş’in, “Cumhuriyet ve Emek Yürüyüşü” dördüncü durağı Manisa oldu.

Gündem 22.02.2025 - 15:12, Güncelleme: 22.02.2025 - 15:12
 

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonuna bağlı Eğitim-İş’in, “Cumhuriyet ve Emek Yürüyüşü” dördüncü durağı Manisa oldu.

Eğitim İş Soma’da yaşanan işçi katliamını unutturmamak, adalet talebi ve emekçilerin haklarını savunmak için Manisa’da Cumhuriyet Meydanı’nda eylem gerçekleştirdi. Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, CHP Yunusemre İlçe Başkanı Mehmet Arslan, sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı.

Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “Cumhuriyet ve Emek Yürüyüşümüzde Adıyaman ve Amasya’dan sonra Manisa’dayız! Burada, yüz yılın en büyük işçi katliamlarından birinin yaşandığı Soma’yı ziyaret edeceğiz. Ve buradayız çünkü Soma’yı unutmadık, unutturmayacağız! Soma, sadece bir maden faciasının değil, aynı zamanda rantçı sermayenin ve emek sömürüsünün en acımasız biçimde vücut bulduğu bir cinayet düzeninin adıdır! 301 madencimizin göz göre göre ölüme sürüklenmesi, kar hırsıyla hareket eden bir sistemin kanlı sonucudur. Bugün bizleri ucuz iş gücü, taşeron düzeni, sendikasızlık ve güvencesiz çalışma koşullarıyla korkutmaya çalışanlara buradan, Soma’dan sesleniyoruz: Korkmuyoruz! Sinmiyoruz! Emeğimizi sömürmelerine izin vermeyeceğiz!” diye konuştu.  AK Parti iktidarı döneminde Türkiye’nin bir işçi mezarlığına dönüştüğüne dikkat çeken Genel Başkan Özbay, “Özelleştirme politikaları ile iş güvencesi ortadan kaldırıldı, taşeron sistemi yaygınlaştırıldı, sendikalar etkisizleştirildi. İşçiler, karanlık maden ocaklarında, inşaat alanlarında, fabrikalarda ölümle burun buruna çalışmak zorunda bırakıldı. Soma ve Ermenek katliamları bunun en acı göstergesidir! Ancak biz buradayız! Bugün Manisa’da, Soma’da, Türkiye’nin dört bir yanında emeğimize sahip çıkmak için dimdik ayaktayız! Emek mücadelesi yalnızca ekmek mücadelesi değildir! Aynı zamanda onur mücadelesidir, özgürlük mücadelesidir, laiklik ve Cumhuriyet mücadelesidir! Çünkü biliyoruz ki iş cinayetlerine, özelleştirmelere, yağma düzenine karşı sınıf bilincini yükseltmeden, bir araya gelmeden, emeği yüceltmeden, emperyalist düzene ve faşizme karşı durulamaz! Cumhuriyet’in kazanımları emeğin, özgürlüğün ve eşitliğin teminatıdır. Bugün Cumhuriyet’i yok etmeye çalışanlara karşı en büyük direnişi emekçiler sergileyecektir! Bugün bu bilinçle hareket eden işçiler var! Hak gasplarına karşı direnişler sürüyor, direnişlere yenileri ekleniyor! Fernas, Akcanlar, Çayırhan işçileri bugün sermayeye, sömürüye karşı omuz omuza mücadele ediyor! Bizler de onların yanındayız, dayanışmamızı büyütüyoruz! Türkiye’de insan hayatının bir değerinin olmadığını her felakette bir kez daha görüyoruz! 6 Şubat depremlerinde on binlerce yurttaşımızı kaybettik. Rant uğruna, denetimsiz ve çürük binalarla halkın yaşamı hiçe sayıldı. Bolu Kartalkaya’da yaşanan facia, insan hayatının ne kadar değersiz olduğunu bir kez daha gösterdi. Önlenebilir bir felaketin sorumluları hesap vermemekte, her zamanki gibi suçu halkın üzerine yıkmaktadırlar. Buradan soruyoruz: Kaç çocuğumuz, yurttaşımız yitip gidecek? Kaç kişi daha kar uğruna, o kardan dağıtılan komisyonlar, rüşvetler uğruna göz göre göre feda edilecek? Eğitim-İş olarak; AK Parti’nin yağma ve talan düzenine karşı, Açlık sınırının altında yaşamaya mahkum eden sefalet ücretine karşı, İşçi kıyımlarına, güvencesizleştirme politikalarına, taşeron düzenine karşı, İş cinayetlerine, sendikasızlaştırma çabalarına ve örgütlenme özgürlüğünü gasp eden politikalara karşı, İktidarın gerici eğitim modeline, dindar ve kindar nesil yetiştirme politikasına karşı, Kamusal, bilimsel, laik ve Cumhuriyet değerlerine bağlı eğitim için mücadelemizi sürdürüyoruz, sürdüreceğiz!” dedi.  Kadem Özbay sözlerini şöyle sürdürdü: “Soma’nın hesabı sorulana kadar durmayacağız! Emekçiler insanca yaşayacak ücreti ve çalışma koşullarını alana kadar, emeğin onuru ve haklarımız için sonuna kadar direnmeye devam edeceğiz! Her yurttaşına eşit muamele yapıp eşit hizmet veren bir Cumhuriyetten, yoksulluğun da zenginliğin de ‘kader’ gibi aileden evlada devredildiği bir ülke yaratılmıştır. Yani ülkemiz, “Kimsesizlerin kimsesi” olsun diye kurulan Cumhuriyet’ten yoksul çocukların kimsesiz kaldığı bir Cumhuriyet’e dönüştürülmüştür. Eğitim hiç olmadığı kadar niteliksiz, cahiller ve gericiler hiç olmadığı kadar cüretkardır. Laik, bilimsel ve çağdaş eğitim “bizi okumuşların şerrinden koru” diye dua eden bir yönetici erkanının saldırısı altındadır. Cumhuriyet’in en büyük kazanımlarından biri, memleketin neresinde ve hangi şartlarda dünyaya gelmiş olursa olsun her çocuğun kulağına “Yeterince çalışırsan her şey olabilirsin” diye fısıldamasıydı. Son 23 yılın ardından ne acıdır ki bu ses sustu. Çocuklar eğitimsizliğe mahkum, gençler geleceğini yurtdışında aramaya çalışır hale gelmiştir. Başöğretmenimizin “kimsesizlerin kimsesi” olsun diye kurduğu bu Cumhuriyet’te yoksul halk çocukları hiç olmadığı kadar kimsesiz kalmıştır. Ancak Fakir Baykurt’un dediği gibi “Bey çocuğu bey, ırgat çocuğu ırgat olmasın diyedir bizim eğitim mücadelemiz.” Sarayda şatafat sürerken çöpten utanarak yemek arayan yurttaşlarımız, Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan'ın, “Ülkemizde aşırı yoksulluk yoktur” derken oğluna okul pantolonu alamadığı için intihar eden İsmail Devrim, foseptik temizletildiği için mikrop kapıp ölen “Nasıl olsa beni unutacaksınız” diyen taşeron işçi Zafer Açıkgözoğlu ve daha niceleri, dolaylı yoldan MEB eliyle tarikat yurtlarına, okullarına itilen evlatlarımız, Aladağ’da cemaat yurdunda yanarak can veren yavrularımız bize tarihi bir sorumluluk yüklemektedir. Biz bu sorumluluğun farkındayız ve Cumhuriyet’in eşitlikçi, halkçı ve laik mirasını korumaya ant içtik!  Bugün Manisa’dan, Soma’dan, tüm Türkiye’ye sesleniyoruz: Emek en yüce değerdir! Direne direne kazanacağız! Yaşasın örgütlü mücadelemiz! Yaşasın laik, bilimsel ve parasız eğitim hakkımız! Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın demokrasi, yaşasın tam bağımsız Türkiye!”
Eğitim İş Soma’da yaşanan işçi katliamını unutturmamak, adalet talebi ve emekçilerin haklarını savunmak için Manisa’da Cumhuriyet Meydanı’nda eylem gerçekleştirdi. Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, CHP Yunusemre İlçe Başkanı Mehmet Arslan, sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı.

Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “Cumhuriyet ve Emek Yürüyüşümüzde Adıyaman ve Amasya’dan sonra Manisa’dayız! Burada, yüz yılın en büyük işçi katliamlarından birinin yaşandığı Soma’yı ziyaret edeceğiz. Ve buradayız çünkü Soma’yı unutmadık, unutturmayacağız! Soma, sadece bir maden faciasının değil, aynı zamanda rantçı sermayenin ve emek sömürüsünün en acımasız biçimde vücut bulduğu bir cinayet düzeninin adıdır! 301 madencimizin göz göre göre ölüme sürüklenmesi, kar hırsıyla hareket eden bir sistemin kanlı sonucudur.

Bugün bizleri ucuz iş gücü, taşeron düzeni, sendikasızlık ve güvencesiz çalışma koşullarıyla korkutmaya çalışanlara buradan, Soma’dan sesleniyoruz: Korkmuyoruz! Sinmiyoruz! Emeğimizi sömürmelerine izin vermeyeceğiz!” diye konuştu. 
AK Parti iktidarı döneminde Türkiye’nin bir işçi mezarlığına dönüştüğüne dikkat çeken Genel Başkan Özbay, “Özelleştirme politikaları ile iş güvencesi ortadan kaldırıldı, taşeron sistemi yaygınlaştırıldı, sendikalar etkisizleştirildi. İşçiler, karanlık maden ocaklarında, inşaat alanlarında, fabrikalarda ölümle burun buruna çalışmak zorunda bırakıldı. Soma ve Ermenek katliamları bunun en acı göstergesidir! Ancak biz buradayız!

Bugün Manisa’da, Soma’da, Türkiye’nin dört bir yanında emeğimize sahip çıkmak için dimdik ayaktayız! Emek mücadelesi yalnızca ekmek mücadelesi değildir! Aynı zamanda onur mücadelesidir, özgürlük mücadelesidir, laiklik ve Cumhuriyet mücadelesidir! Çünkü biliyoruz ki iş cinayetlerine, özelleştirmelere, yağma düzenine karşı sınıf bilincini yükseltmeden, bir araya gelmeden, emeği yüceltmeden, emperyalist düzene ve faşizme karşı durulamaz! Cumhuriyet’in kazanımları emeğin, özgürlüğün ve eşitliğin teminatıdır. Bugün Cumhuriyet’i yok etmeye çalışanlara karşı en büyük direnişi emekçiler sergileyecektir!

Bugün bu bilinçle hareket eden işçiler var! Hak gasplarına karşı direnişler sürüyor, direnişlere yenileri ekleniyor! Fernas, Akcanlar, Çayırhan işçileri bugün sermayeye, sömürüye karşı omuz omuza mücadele ediyor! Bizler de onların yanındayız, dayanışmamızı büyütüyoruz! Türkiye’de insan hayatının bir değerinin olmadığını her felakette bir kez daha görüyoruz! 6 Şubat depremlerinde on binlerce yurttaşımızı kaybettik. Rant uğruna, denetimsiz ve çürük binalarla halkın yaşamı hiçe sayıldı.

Bolu Kartalkaya’da yaşanan facia, insan hayatının ne kadar değersiz olduğunu bir kez daha gösterdi. Önlenebilir bir felaketin sorumluları hesap vermemekte, her zamanki gibi suçu halkın üzerine yıkmaktadırlar. Buradan soruyoruz: Kaç çocuğumuz, yurttaşımız yitip gidecek? Kaç kişi daha kar uğruna, o kardan dağıtılan komisyonlar, rüşvetler uğruna göz göre göre feda edilecek? Eğitim-İş olarak; AK Parti’nin yağma ve talan düzenine karşı, Açlık sınırının altında yaşamaya mahkum eden sefalet ücretine karşı, İşçi kıyımlarına, güvencesizleştirme politikalarına, taşeron düzenine karşı, İş cinayetlerine, sendikasızlaştırma çabalarına ve örgütlenme özgürlüğünü gasp eden politikalara karşı, İktidarın gerici eğitim modeline, dindar ve kindar nesil yetiştirme politikasına karşı, Kamusal, bilimsel, laik ve Cumhuriyet değerlerine bağlı eğitim için mücadelemizi sürdürüyoruz, sürdüreceğiz!” dedi. 

Kadem Özbay sözlerini şöyle sürdürdü: “Soma’nın hesabı sorulana kadar durmayacağız! Emekçiler insanca yaşayacak ücreti ve çalışma koşullarını alana kadar, emeğin onuru ve haklarımız için sonuna kadar direnmeye devam edeceğiz! Her yurttaşına eşit muamele yapıp eşit hizmet veren bir Cumhuriyetten, yoksulluğun da zenginliğin de ‘kader’ gibi aileden evlada devredildiği bir ülke yaratılmıştır. Yani ülkemiz, “Kimsesizlerin kimsesi” olsun diye kurulan Cumhuriyet’ten yoksul çocukların kimsesiz kaldığı bir Cumhuriyet’e dönüştürülmüştür.

Eğitim hiç olmadığı kadar niteliksiz, cahiller ve gericiler hiç olmadığı kadar cüretkardır. Laik, bilimsel ve çağdaş eğitim “bizi okumuşların şerrinden koru” diye dua eden bir yönetici erkanının saldırısı altındadır. Cumhuriyet’in en büyük kazanımlarından biri, memleketin neresinde ve hangi şartlarda dünyaya gelmiş olursa olsun her çocuğun kulağına “Yeterince çalışırsan her şey olabilirsin” diye fısıldamasıydı. Son 23 yılın ardından ne acıdır ki bu ses sustu. Çocuklar eğitimsizliğe mahkum, gençler geleceğini yurtdışında aramaya çalışır hale gelmiştir.

Başöğretmenimizin “kimsesizlerin kimsesi” olsun diye kurduğu bu Cumhuriyet’te yoksul halk çocukları hiç olmadığı kadar kimsesiz kalmıştır. Ancak Fakir Baykurt’un dediği gibi “Bey çocuğu bey, ırgat çocuğu ırgat olmasın diyedir bizim eğitim mücadelemiz.” Sarayda şatafat sürerken çöpten utanarak yemek arayan yurttaşlarımız, Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan'ın, “Ülkemizde aşırı yoksulluk yoktur” derken oğluna okul pantolonu alamadığı için intihar eden İsmail Devrim, foseptik temizletildiği için mikrop kapıp ölen “Nasıl olsa beni unutacaksınız” diyen taşeron işçi Zafer Açıkgözoğlu ve daha niceleri, dolaylı yoldan MEB eliyle tarikat yurtlarına, okullarına itilen evlatlarımız, Aladağ’da cemaat yurdunda yanarak can veren yavrularımız bize tarihi bir sorumluluk yüklemektedir. Biz bu sorumluluğun farkındayız ve Cumhuriyet’in eşitlikçi, halkçı ve laik mirasını korumaya ant içtik!  Bugün Manisa’dan, Soma’dan, tüm Türkiye’ye sesleniyoruz: Emek en yüce değerdir! Direne direne kazanacağız! Yaşasın örgütlü mücadelemiz! Yaşasın laik, bilimsel ve parasız eğitim hakkımız! Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın demokrasi, yaşasın tam bağımsız Türkiye!”

Manisa HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve izmir35haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.