Sokak hayvanlarına sahip çıkmak hem dini hem insani bir görev!
Sokak hayvanlarına sahip çıkmak hem dini hem insani bir görev!
“Sokak hayvanları, özellikle de köpekler ve kediler, toplumumuzun bir parçası olup, onların refahını sağlamak bizlere düşen dini ve insani bir sorumluluktur.”
“Sokak hayvanları, özellikle de köpekler ve kediler, toplumumuzun bir parçası olup, onların refahını sağlamak bizlere düşen dini ve insani bir sorumluluktur.”
Üsküdar Üniversitesi’nden TBMM’ye
Sokak köpeklerine dair yasal değişiklikler için öneriler!
Sokak hayvanlarına sahip çıkmak hem dini hem insani bir görev!
Üsküdar Üniversitesi Çevre Platformu Direktörü Prof. Dr. İbrahim Özdemir’in de katkılarıyla hazırlanan "Mizan: Dünya ile Bir Sözleşme Çerçevesinde Sokak Köpeklerine Dair Yasal Değişikliklere Öneriler", Kurucu Rektör ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan imzalı bir üst yazıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na gönderildi.
“Sokak hayvanları, özellikle de köpekler ve kediler, toplumumuzun bir parçası olup, onların refahını sağlamak bizlere düşen dini ve insani bir sorumluluktur.” diyen Prof. Dr. İbrahim Özdemir, “Sokak köpekleri konusundaki yasa TBMM'de tartışılırken, tüm kamuoyunu Mizan: Dünya ile Bir Sözleşme’de sunulan anlayışa sahip çıkmaya ve paylaşmaya davet ediyoruz.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi ve Çevre Platformu Direktörü Prof. Dr. İbrahim Özdemir’in de katkılarıyla hazırlanan "Mizan: Dünya ile Bir Sözleşme Çerçevesinde Sokak Köpeklerine Dair Yasal Değişikliklere Öneriler", Kurucu Rektör ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan imzalı bir üst yazıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na gönderildi.
“Mizan: Dünya ile Bir Sözleşme” 27 Şubat 2024’te Nairobi’de tanıtıldı
Üsküdar Üniversitesi Çevre Platformu Direktörü Prof. Dr. İbrahim Özdemir, bu çalışmanın; Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) kapsamında Üsküdar Üniversitesi’nin de hazırlayıcıları arasında olduğu Mizan: Dünya ile Bir Sözleşme programı çerçevesinde, Türkiye’nin sokak köpekleri problemine dair bir özet olduğunu dile getirerek, “Mizan: Dünya ile Bir Sözleşme”nin Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) Dünya İçin İnanç Girişimi çatısı altında yürütülen, dünyadaki Müslüman düşünce liderlerinin katkı koyduğu ortak bir çalışma metni olduğunu, 27 Şubat 2024’te "İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kirlilikle mücadele için etkili, kapsayıcı ve sürdürülebilir çok taraflı eylemler" temasıyla Nairobi’de gerçekleşen Birleşmiş Milletler Çevre Genel Kurulu’nda tanıtıldığını anlattı.
300'den fazla İslami kurum ve uluslararası ortakla iş birliği yapıldı
Prof. Dr. İbrahim Özdemir, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) kapsamında Üsküdar Üniversitesi’nin de hazırlayıcıları arasında olduğu Mizan: Dünya ile Bir Sözleşme’nin, tüm mahlukatı kapsayan bir merhamet ahlakını temel alarak, İslam'ın çevre ve hayvan hakları konusundaki öğretilerini ortaya koyduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“Mizan: Dünya ile Bir Sözleşme'nin hazırlık süreci 2019 yılında başladı ve beş yıl süren yoğun çalışmaların sonucunda 2024 yılında son halini aldı. Bu süreçte, İslam dünyasının çeşitli yerlerinden, Ezher Üniversitesi dahil 300'den fazla İslami kurum ve uluslararası ortakla iş birliği yapıldı.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) kapsamında Üsküdar Üniversitesinin de hazırlayıcıları arasında olduğu Mizan: Dünya ile Bir Sözleşme eseri, Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın desteğiyle Üsküdar Üniversitesi tarafından tercümesi yapılarak yayımlandı. Eserin birer nüshası, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi başta olmak üzere, TBMM Başkanlığına, TBMM Çevre Komisyonu üyelerine, Sayın Çevre, Şehirleşme ve İklim Değişikliği Bakanına ve ilgili tüm yetkililere sosyal sorumluluğumuzun bir parçası olarak gönderildi. Eser, çevre bilinci konusunda Türkiye’de kamuoyu oluşmasına katkı sağladı.”
Kur'an-ı Kerim tüm canlıların Allah'ın emaneti olduğunu vurgular
“Mizan”ın İslami temelleri olan İslam medeniyetinin, yeryüzünde tevazu ile yürümeyi ve tüm canlılara merhametle yaklaşmayı öğütlediğini dile getiren Prof. Dr. İbrahim Özdemir, “Allah'ın yaratmış olduğu her canlının değerli olduğunu kabul eden bu anlayış, hayvanların korunması ve refahı konusunda bizlere yol gösterici olabilir. Kur'an-ı Kerim, ‘Yerde ve gökte olan her şey Allah'ındır (Bakara, 2:284)’ buyurarak, tüm canlıların Allah'ın emaneti olduğunu vurgular. Bu bağlamda, hayvanlara yönelik merhamet ve şefkat, sadece insani bir sorumluluk değil, aynı zamanda dini bir yükümlülüktür.” dedi.
Hz. Peygamber, hayvanlara eziyet edenlerin cezalandırılacağını belirtti
Hz. Peygamberin hayvanlara karşı gösterdiği özen ve sevginin, Müslümanlar için tarihte olduğu gibi günümüzde de örnek teşkil ettiğine vurgu yapan Prof. Dr. İbrahim Özdemir, “Hz. Peygamber, bir köpeği susuzluktan kurtaran bir kişinin cennete gireceğini müjdelemiş, hayvanlara eziyet edenlerin ise cezalandırılacağını belirtmiştir. Sokak köpekleri ile ilgili olarak geliştirilecek çözümler, İslam'ın merhamet ve adalet ilkeleri doğrultusunda şekillendirilmelidir. Hayvanların öldürülmesi yerine, popülasyonlarının kontrol altına alınması, yaşama şartlarının iyileştirilmesi ve toplumun hayvan hakları konusunda bilinçlendirilmesi gibi yöntemler tercih edilmelidir. Bu yaklaşımlar hem insancıl hem de dini açıdan doğru olanı yapmamızı sağlayacaktır.” diye konuştu.
Sokak hayvanları için daha insancıl ve merhametli çözümler geliştirmek mümkün
“Bu bağlamda, “Mizan: Dünya ile Bir Sözleşme”nin rehberliğinde ve İslam medeniyetinin merhamet dolu mirasından ilham alarak, sokak hayvanları için daha insancıl ve merhametli çözümler geliştirmek hem ahlaki bir sorumluluk hem de geleceğimize bırakacağımız en değerli miraslardan biri olacaktır.” diye görüşlerini dile getiren Prof. Dr. İbrahim Özdemir, torunlarımıza, içinde tüm canlıların huzur içinde yaşadığı bir dünya bırakmanın alınacak kararlarla mümkün olduğunu söyledi.
Mizan tüm mahlukatı kapsayan bir merhamet ahlakını öneriyor
Mizan’n, Kur'an-ı Kerim'de belirtildiği üzere, yeryüzünde yürüyen hayvanların ve gökyüzünde uçan kuşların insanlar gibi topluluklar olduğunu vurguladığını ifade eden Prof. Dr. İbrahim Özdemir, şunları dile getirdi:
“İslami değerler, biyolojik çeşitliliğin korunmasını teşvik eder ve hayvanların neslinin korunması gerektiğini vurgular. Mizan tüm mahlukatı kapsayan bir merhamet ahlakını önerir. Müslümanlara ve tüm insanlara yeryüzünde tevazu ile yürümeyi öğütler. Mizan, hayvanların akıl sağlığı ve psikolojik refahını korumanın önemine dikkat çeker. Hayvanları sıkışık veya uygun olmayan şartlarda hapsetmenin yasaklanması, annesinin gözü önünde yavru bir hayvanın kesilmesinin yasaklanması ve hayvanlar arasında eğlence amaçlı dövüşlerin düzenlenmesinin yasaklanması gibi düzenlemelerle hayvanların refahı gözetilir. Hayvanlar mülkiyet hakkına sahip olmamakla birlikte, yeterli bakım hakları güvence altına alınmıştır. İnsanlar, hayvanların ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara iyi muamele etmekle yükümlüdür. Bu, hayvanların fiziksel ve duygusal refahının korunmasını sağlar.”
İslam hukuku çevre ve hayvan hakları konusunda güçlü bir koruma sağlıyor
Mizan’ın, İslam hukukunun çevre ve hayvan hakları konusunda güçlü bir koruma sağladığını vurguladığını da anlatan Prof. Dr. İbrahim Özdemir, “Sular, meralar, ormanlar ve yaban hayatı gibi temel çevre unsurları ve hayat kaynakları, toplumun tüm üyelerinin ortak malı olup, bireyler bunlardan yararlanma hakkına sahiptir. Mizan: Dünya ile Bir Sözleşme, İslam'ın merhamet, tevazu ve adalet ilkelerini hayvan hakları ve çevre koruma konularında da uygulamaya çağırır. Bu çerçevede, hayvanların yaşama hakkına ve refahına yönelik her türlü tedbirin insani ve adil bir şekilde alınması gerektiğini vurgular. Bu, tüm canlıların haklarına saygı gösteren bir dünya düzeninin inşası için elzemdir.” dedi.
Osmanlı Devleti, hayvanlara gösterdiği merhamet ve şefkatle tanınıyor
İslam medeniyetinin en parlak dönemlerinden biri olan Osmanlı Devleti’nin, hayvanlara gösterdiği merhamet ve şefkatle tanındığını da kaydeden Prof. Dr. İbrahim Özdemir, “Osmanlı toplumunda hayvan haklarına verilen önem, birçok vakfın kurulmasıyla somutlaşmıştır. Vakıflar, sadece insanlara değil, hayvanlara da hizmet ederek toplumsal merhametin ve adaletin en güzel örneklerini sergilemiştir. Bu vakıflar, hayvanların refahını sağlama konusundaki kararlılıklarını, inanç ve ahlaki değerler temelinde göstermişlerdir. Osmanlı'nın bu merhamet temelli yaklaşımı, günümüzde sokak hayvanları sorununa insancıl ve sürdürülebilir çözümler bulma konusunda bizlere ilham vermektedir.” diye konuştu.
Köpekler ve kediler, toplumumuzun bir parçası
Sunulan tekliflerin, Osmanlı'nın hayvanlara yönelik şefkatli mirasını devam ettirerek, hayvanların hayat hakkını koruma ve toplumumuzda hayvan hakları bilincini yayma amacını taşıdığını da söyleyen Prof. Dr. İbrahim Özdemir, “Bundan hareketle, sokak hayvanları, özellikle de köpekler ve kediler, toplumumuzun bir parçası olup, onların refahını sağlamak bizlere düşen dini ve insani bir sorumluluktur.” dedi.
Hayvanların refahını artırmayı amaçlıyor
“Hayvanlara yönelik insancıl ve sürdürülebilir çözümler geliştirmek, yalnızca onların yaşama haklarını korumakla kalmaz, aynı zamanda Peygamberimizin öğretilerine sadık kalarak toplumsal huzuru ve adaleti temin eder.” diyen Prof. Dr. İbrahim Özdemir, sundukları teklifin İslam'ın merhamet ve şefkat ilkeleri doğrultusunda hayvanların refahını artırmayı ve toplumumuzda hayvan hakları bilincini yaymayı amaçladığını ifade etti.
Batılı seyyahların Osmanlı Devleti’nde ve diğer Müslüman coğrafyalarına yaptıkları seyahatlerde köpeklere ve diğer hayvanlara yönelik gözlemlerinin de Müslüman toplumlarının hayvanlara karşı gösterdikleri merhamet ve saygıyı ortaya koyduğunu anlatan Prof. Dr. İbrahim Özdemir, bu izlenimlerin, İslam medeniyetinin hayvan haklarına verdiği önemi ve bu konudaki yüksek standartları gösterdiğini ifade etti.
Sokak köpekleri sorunu yerel ve merkezi yönetimlerden de kaynaklanıyor
Prof. Dr. İbrahim Özdemir, “Sokak köpekleri sorunu ve artan popülasyon, kendilerini savunamayan masum hayvanlardan değil, on yıllardır bu soruna duyarsız kalan, görmezden gelen ve gereken önlemleri almayan sorumsuz köpek sahipleri ile yerel ve merkezi yönetimlerden kaynaklanmaktadır. Bu problem, hayvanları sokağa terk eden duyarsız sahiplerin yanı sıra, etkin kısırlaştırma ve barınak şartlarını iyileştirme konusundaki yetersiz çabalarla büyümüştür. Sorunun çözümü, ancak tüm paydaşların sorumluluklarını yerine getirmesi ve hayvanlara karşı daha merhametli ve bilinçli davranması ile mümkün olacaktır. Bundan dolayı, sokak köpekleri konusundaki yasa TBMM'de tartışılırken, tüm kamuoyunu Mizan: Dünya ile Bir Sözleşme’de sunulan anlayışa sahip çıkmaya ve paylaşmaya davet ediyoruz. Çevrenin korunması ve hayvanlar konusunda değerlerimiz ve tarihi mirasımızla uyumlu bilim temelli çözümler bulmak hepimiz görevidir.” dedi.
Dini ve insani bir sorumluluk
TBMM nezdinde sunulan Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik öngören yasa teklifine dikkat çeken Prof. Dr. İbrahim Özdemir, “Türkiye’nin sokak köpekleri problemine dair yapılacak değişikliklere dair Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) kapsamında Üsküdar Üniversitesi’nin de hazırlayıcıları arasında olduğu “Mizan: Dünya ile Bir Sözleşme” programı çerçevesinde önerilerimizi sunma lüzumu doğmuştur. Zira sokak hayvanları, özellikle de köpekler ve kediler, toplumumuzun bir parçası olup, onların acılarını dindirmek ve refahını sağlamak bizlere düşen dini ve insani bir sorumluluktur. Hayvanlara yönelik insani ve sürdürülebilir çözümler geliştirmek, yalnızca onların yaşama haklarını korumakla kalmaz, aynı zamanda Peygamberimizin öğretilerine sadık kalarak toplumsal huzuru ve adaleti temin eder.” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. İbrahim Özdemir, “Mizan: Dünya ile Bir Sözleşme” programı çerçevesinde önerilerin, “Kısırlaştırma ve Geri Salma Programlarının Geliştirilmesi”, “Barınak Şartlarının İyileştirilmesi, Sahiplenmenin Teşvik Edilmesi ve Eğitici Programlar”, “Veterinerlik Hizmetlerinin Yaygınlaştırılması ve Erişilebilirliği”, “Toplum Temelli Hayvan Refahı Programları”, “Hayvan Haklarının Yasal Güvencesi ve Uygulama Denetimi” ile “Doğal Yaşama Alanlarının Korunması ve Geliştirilmesi” başlıklarını içerdiğini anlattı.
“Başıboş hayvanları kısırlaştırmak dinen sakıncalı değil”
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunun “Hayvanların da insanlar gibi üreme hakları vardır ve bu hakların engellenmesi uygun değildir. Gerekli ve meşru bir sebep olmadıkça hayvanların kısırlaştırılması caiz değildir. Ancak, toplum menfaati gereği evcil hayvanların gebeliğini engellemek ve ekolojik dengeyi bozmamak şartıyla başıboş hayvanları kısırlaştırmak dinen sakıncalı değildir.” açıklamasına atıfta bulunan Prof. Dr. İbrahim Özdemir, “Kısırlaştırma, popülasyonun sürdürülebilir şekilde azalmasını sağlar ve sokak hayvanlarının öldürülmesini gereksiz kılar. Kısırlaştırılan hayvanlar, belirli bir süre bakım altında tutulduktan sonra doğal yaşama alanlarına geri bırakılmalıdır. Barınakların hayvanlar için güvenli, sağlıklı ve yaşamaya elverişli hale getirilmesi gereklidir. Bu, hayvanların fiziksel ve psikolojik refahını korur. Hayvanların sıkışık veya uygun olmayan ortamlarda tutulması yasaklanmalı, her hayvanın yeterli alan ve bakım imkanlarına sahip olması sağlanmalıdır. İyileştirilmiş barınak şartları, hayvanların daha sağlıklı ve mutlu olmalarını sağlayarak, rehabilitasyon süreçlerini hızlandırır ve sahiplendirilme oranlarını artırır.” dedi.
Doğal yaşam alanları korunmalı
Sokak hayvanlarının sahiplenilmesinin teşvik edilmesi ve hayvan sahiplenme bilincinin artırılması gerektiğine de vurgu yapan Prof. Dr. İbrahim Özdemir, şu önerileri de sıraladı:
“Eğitici programlar ve kampanyalar ile toplumun hayvan hakları ve refahı konularında bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır. Sokak hayvanlarına düzenli veterinerlik hizmetleri sağlanmalı ve hastalıkların önlenmesi için aşı programları uygulanmalıdır. Toplumun sokak hayvanlarına yönelik tutum ve davranışlarını iyileştirmek için yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları iş birliği yapmalıdır. Mahalle bazlı hayvan besleme ve bakım grupları oluşturulmalı, sokak hayvanlarının beslenmesi ve bakımı toplumsal sorumluluk haline getirilmelidir. Hayvanların doğal yaşam alanları korunmalı ve yeni yaşam alanları oluşturulmalıdır. Bu, hayvanların doğal ortamlarında yaşamalarını ve ekosistem dengesinin korunmasını sağlar. Ayrıca, doğal yaşam alanlarının korunması, hayvanların şehir yaşamından kaynaklanan tehlikelerden uzak tutulmasını sağlar.”
Doi Numarası: https://doi.org/10.32739/uha.id.48455
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.