İstikbal Genetikte! 3. Genetik ve Kişiye Özel Tedavi Sempozyumu yapıldı
İstikbal Genetikte! 3. Genetik ve Kişiye Özel Tedavi Sempozyumu yapıldı
Üsküdar Üniversitesi Kişiye Özel Tedavi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin dünyanın sayılı merkezleri arasında yer aldığını düşündüğünü aktaran KİMER Müdürü Prof. Dr. Korkut Ulucan, “İnanıyorum ki sağlık alanındaki öncülüğümüzle inşallah 20-25 yıla kalmadan araştırma üniversiteleri arasına girecek bir kurumuz. Ve bizler bu sayede çok daha üst segmentlerde işlemler yapabilir olacağız.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Kişiye Özel Tedavi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin dünyanın sayılı merkezleri arasında yer aldığını düşündüğünü aktaran KİMER Müdürü Prof. Dr. Korkut Ulucan, “İnanıyorum ki sağlık alanındaki öncülüğümüzle inşallah 20-25 yıla kalmadan araştırma üniversiteleri arasına girecek bir kurumuz. Ve bizler bu sayede çok daha üst segmentlerde işlemler yapabilir olacağız.” dedi.
Prof. Dr. Tarhan: “Hedefimiz, kişiye özel tedavide dünyada referans noktası olmak”
Üsküdar Üniversitesi, üç yıl ara ile vefat eden iki değerli hocası Prof. Dr. Salih Tuncel Özden ve Prof. Dr. Uğur Atik anısına “3. Genetik ve Kişiye Özel Tedavi Sempozyumu” gerçekleştirdi.
İstikbalin genetikte, genetiğin ise tıbbın geleceği olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Biz klinikte uğraşan hekimler olarak çaresiz kaldığımızda gerçekten genetiğin doğru tedaviyi bulmada bize nasıl yol gösterdiğini görebiliyoruz, fark edebiliyoruz. Kişiye özel tedavide Türkiye'de adres olmamız, dünyada bu konuda bir referans noktası olmamız hedefimiz.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Kişiye Özel Tedavi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin dünyanın sayılı merkezleri arasında yer aldığını düşündüğünü aktaran KİMER Müdürü Prof. Dr. Korkut Ulucan, “İnanıyorum ki sağlık alanındaki öncülüğümüzle inşallah 20-25 yıla kalmadan araştırma üniversiteleri arasına girecek bir kurumuz. Ve bizler bu sayede çok daha üst segmentlerde işlemler yapabilir olacağız.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi üç yıl ara ile vefat eden iki değerli hocası Prof. Dr. Salih Tuncel Özden ve Prof. Dr. Uğur Atik anısına “3. Genetik ve Kişiye Özel Tedavi Sempozyumu”nu NP Sağlık Yerleşkesi İbn-i Sina Oditoryumu’nda gerçekleştirdi.
Üsküdar Üniversitesi, 5 Şubat 2017 tarihinde hayatını kaybeden Üsküdar Üniversitesi İleri Toksikoloji Analiz Laboratuvarı Direktörü Prof. Dr. Salih Tuncel Özden ile 18 Ağustos 2020 tarihinde geçirdiği rahatsızlık sonucu yaşamını yitiren Tıbbi Biyokimya Laboratuvarı Direktörü, Biyokimya Uzmanı Prof. Dr. Uğur Atik’i düzenlediği toplantılarla anıyor.
ÜÜTV ve Üsküdar Akademi Youtube hesabından da canlı olarak yayınlanan sempozyumun açılışında Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Yönetim Üst Kurulu ve Sempozyum Onursal Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Üsküdar Üniversitesi KİMER (Kişiye Özel Tedavi Uygulama ve Araştırma Merkezi) Müdürü Prof. Dr. Korkut Ulucan birer konuşma yaptı.
Prof. Dr. Tarhan: “Psikiyatri alanında, kişinin hastalık genetiğiyle ilgili çalışmalar da yapıyoruz”
Konuşmasında öğrencilere seslenen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu tür bilimsel toplantılara katılmanın meyvelerini zamanla toplayacağınızı umuyorum. Bilime yapılan yatırımın sesi maalesef hemen çıkmıyor. Boşa da gitmiyor tabi, emeklerin karşılığı sonradan alınıyor.” dedi.
1999'da terapötik ilaç kontrol sistemi, farmakogenetik laboratuvarı kurduklarını hatırlatan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “2006 yılında henüz üniversitenin laboratuvarı kurulmamıştı, 2009'da aktif hale getirdik. MS cihazını aldık, ilaç kan düzeyine bakmaya başladık. O sistem bir risk yatırımıydı ama hastalarda faydasını gördükçe, meslektaşlarımız rutin kullanıma aldı. Şimdi farmakogenetik değerlendirmelerde de aynı şekilde ilerliyoruz. Hatta şimdi onun da ötesine geçti. Hatta şuan biz hastalık odaklı genetik, serotonin, dopamin, enzim aktivitelerine bakıyoruz. Bipolar'da OKB'de bir de psikiyatri alanında genetik profili çıkararak ilerlemekle ilgili sadece ilaç etkinliği değil, kişinin hastalık genetiğiyle de ilgili çalışmalar yapıyoruz.” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Tarhan: “Kişiye özel tedavinin pahalı olduğu düşünülebilir ama en pahalı tedavi, yapılmayan tedavidir”
Teknolojide beyin projesinin ilk olarak 2015'te başlatıldığını aktaran Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu proje genom projesinden sonra geleceğin en büyük projesi olarak açıklandı. Önce ‘hassas tıp’ diye çevrilmişti ama artık ‘kişi özel tedavi’ olarak kullanılıyor. ‘Felsefeleri neler’ diye bazı eleştirel geldi. Kişiye özel tedavi sanki kapital sistemin bir tedavisi, varlıklı insanların ulaşabileceği bir tedavi yöntemi gibi düşünülüyordu. Ancak varlıklı olmakla ilgili bir durum değil bu. Çocuğunuz veya bir sevdiğiniz için en iyi en verimli olacak maksimum tedaviyi almasını istersiniz.
Bir minimum tedavi var, birinci basamak tedavi. Bir optimum tedavi var, araştırma hastanelerinde yapılan tedavi. Bir de maksimum tedavi var, bu da kişiye özel tedavi. Tedaviye dirençli vakalarda, kişiyi tedavisiz bırakmamak için kişiye özel tedavi yöntemlerine başvurulması gerekebiliyor. Hastayı zayıf veya eksik tedavi etmek hastalığı kronikleştirir. Kişiye özel tedavinin pahalı olduğu düşünülebilir ama ‘en pahalı tedavi, yapılmayan tedavidir’ derim her zaman. Hastalık ilerledikçe, karmaşık hale geldikçe tedavi maliyeti de artar.”
Prof. Dr. Tarhan: “Tedaviye dirençli vakalarda vakit kaybetmeden daha ileri taramalar yapabileceğiz”
Kişiye özel tedavinin sadece genotipten ibaret olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hasta geldiği zaman çok aşamalı bir sistem devreye girer. Önce medikal kayıt ayağı var, yani yazılım. Yazılıma yapay zeka ekleniyor ve yapay zekayla dijital ölçümler yapılıyor ve hastalar değerlendiriliyor. Bu nöroteknoloji aşamasını oluşturuyor. Bir diğer aşama genetik çözümleme. Son aşamada hastanın ilaç kan düzeylerinin takibi bulunuyor. Tüm bu aşamaların ardından ‘düzelmez’ denilen hastalarda iyileşmeler kaydedildiğini görüyoruz.” dedi.
Hastalara kapıdan girerken nöropsikolojik tarama yapabilmek için yazılım programları geliştirilmesi konusunda çalışmalar yaptıklarını dile getiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hastalara uyguladığımız standart check-up var. Bunun yanına genotip de ekliyoruz, protokolü hazırlık aşamasında. Yani artık tedaviye dirençli vakalarda vakit kaybetmeden daha ileri taramalar yapabileceğiz. Özellikle otistik riski olan çocuklarda çok kıymetli bu.” açıklamasını yaptı.
Prof. Dr. Tarhan: “İstikbal, Genetikte…”
Tedavi yaklaşımlarında “Ben hep ihtiyacı kovalamaya çalıştım.” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:
“Kendimizi çocuğu veya yakını hasta olan bir kişinin yerine koyarak bu işi yapmaya çalışıyoruz. İnsan ‘Eğer böyle bir anne/baba olsam, benim çocuğum olsa ne yapardım?’ diye düşündüğü zaman yapılması gerekeni buluyor. Ben o nedenle ihtiyacı kovaladım, kovalamaya çalıştım. O kovaladığımız ihtiyaç da, bilimsel etik ve bilimsel standarda uygun şekilde ilerlediğinde, başlangıçta zorluk yaşansa bile bir müddet sonra kabul görmeye başlıyor.
Genetik şu anda tıbbın geleceği. İstikbal sadece göklerde değil genetikte de… Biz klinikte uğraşan hekimler olarak çaresiz kaldığımızda gerçekten genetiğin doğru tedaviyi bulmada bize nasıl yol gösterdiğini görebiliyoruz, fark edebiliyoruz. Kişiye özel tedavide Türkiye'de adres olmamız, dünyada bu konuda bir referans noktası olmamız hedefimiz. Bu konuya inanan ve kendini geliştirmeye çalışan gençlerin önünü açmak da bizim sorumluluğumuz. Bu nedenle bu anlamlı sempozyuma katılan sizlere ve gerçekleşmesinde emeği geçenlere teşekkür ediyorum.”
Prof. Dr. Ulucan: “KİMER için çok güzel planlarımız var”
KİMER (Kişiye Özel Tedavi Uygulama ve Araştırma Merkezi) Müdürü Prof. Dr. Korkut Ulucan, konuşmasında Prof. Dr. Salih Tuncel Özden ile Prof. Dr. Uğur Atik’i andı.
“Birbirinden değerli bilim insanlarıydılar. Bize çok şeyler kattılar. Onlardan çok şeyler öğrendik. Şimdi de bu öğrendiklerimizi sizlere aktarma zamanı.” diyen Prof. Dr. Korkut Ulucan, 8 ay önce KİMER Müdürü olarak atandığını söyledi. KİMER’in yapacağı çalışmalarla ilgili çok güzel planlamalar yaptıklarını dile getiren Prof. Dr. Korkut Ulucan, “İlk isteğimiz de böyle bir sempozyum düzenlemekti. İnşallah bugünden sonra yapacağımız aktivitelerde de hep birlikte, öğrenci arkadaşlarımızla, çok daha güzel aktiviteler yapacağız.” dedi.
Prof. Dr. Ulucan: “Sağlık alanındaki öncülüğümüzle araştırma üniversiteleri arasına girecek bir kurumuz”
Konuşmasında öğrencilere seslenen Prof. Dr. Korkut Ulucan, şunları söyledi:
“Çok klasik bir laf vardır, ‘Sistemlerin veya kurumların geleceğini liderler belirler’ derler değil mi? Bizler de bu konuda çok şanslıyız. Çünkü gerçekten Kurucu Rektör hocamız bizi özellikle öğrencileri her açıdan destekliyor. Bu desteği şöyle anlatmak istiyorum: Birkaç yıl önce rektörlüğümüzün özel kaleminden bir telefon aldım. Bir toplantıya davet edildim ve o toplantıda rektörümüz üniversite çatısı altında genetik analizler yapılmasını istediğini söyledi. ‘Yapılabilir’ dedim, neye ihtiyacımız olduğunu söyledim ama bir yanda da malzemelerin çok yüksek maliyetli olduğunu bildiğimden gerçekleşeceğini düşünmemiştim. Gerçekten de kısa bir süre sonra ilgili firma kuruluma geldi. O dönem için çok yüksek bütçeli bir yatırımla biz belki de bu kurumdaki en güzel yatırımı yapmıştık.
Prof. Dr. Ulucan: “20-25 yıla kalmadan araştırma üniversiteleri arasına girecek bir kurumuz”
Ve şu anda da bence dünyanın sayılı merkezleri arasındayız. Türkiye'yi söylemiyorum çok iddialı olmayı da sevmiyorum ama 100'e yakın analiz yapmış ben başka bir kurumunun olduğunu inanmıyorum ve artık biz Center of Excellence merkezindeyiz. Yani artık insanlar bize soruyorlar, ‘Bunu ne yapıyorsunuz, nasıl yapıyorsunuz?’ diye. Bu da gerçekten hocamızın bize güveni, arkadaşlarımızın çalışkanlığı ve vizyonuyla alakalı bir durum. Ve ben inanıyorum ki sağlık alanındaki öncülüğümüzle inşallah 20-25 yıla kalmadan araştırma üniversiteleri arasına girecek bir kurumuz. Göreceksiniz ki patentleriyle, uygulamalarıyla, öğrencilerin bütünleşmesiyle bu kurum çok kısa sürede araştırma üniversiteleri arasında da yerini alacak. Ve bizler bu sayede çok daha üst segmentlerde işlemler yapabilir olacağız.”
Prof. Dr. Cemal Onur Noyan, genetik bilgilerin bağımlılıkta nasıl kullanıldığını anlattı
Prof. Dr. Korkut Ulucan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen ilk oturumda NPİSTANBUL Hastanesinden Prof. Dr. Cemal Onur Noyan “Bağımlılık Tedavisinde Bireye Özgü Tedaviler: Genetik Şifreleri Çözmek” konulu bir sunum gerçekleştirdi.
Geçmişte takip ettiği bir şizofreni hastasının durumundan örnek veren Noyan, “Hasta yıllardır tedavi alıyor, psikotik belirtileri kısmi olarak devam ediyor. Annesiyle geliyor, gidiyor. Psikozu hep alevli, hiç yatışmıyor. İlaç ekliyoruz, düzenliyoruz… Annesi diyor ki ‘ilaçlarını ben veriyorum, düzenli kullanıyor’. O yüzden hiç ilaç kan seviyesi bakma ihtiyacı hissetmedik. Bir gün çok alevli bir tabloyla hastaneye yatması gerekti. Sonra anladık ki hiç ilaç içmemiş, kanında sıfır çıktı. Annesi ilaçları vermiş ama sonrasında hep çıkartmış. O zamanlar ilaç kan seviyesi ölçme veya başka bir genetik çalışmayla ilgili klinik pratiğimiz yoktu. Ön yargı ister istemez vardı ama çalışmaya başladıkça baktık ki bizim için çok kıymetli veri ve çalışma rahatlığı sunuyor.” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Cemal Onur Noyan sunumunda, genetik bilgilerin bağımlılıkta nasıl kullanıldığı konusunu detaylı bir yaklaşımla ele aldı.
Öğrenciler projelerini anlattı…
Sempozyum kapsamında Yeditepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Deniz Kıraç “Kardiyovasküler Hastalıklarda Kişiye Özgü Tedavi”, Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gühan Dergin “Çene Deformitelerinde Kişiye Özgü Tedavi”, Marmara Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Beste Tacal Aslan ise “Gen Varyantlarının İnsan Sağlığı Üzerine Etkisi” konulu sunumlar gerçekleştirdiler.
Program, öğrencilerin 22.09 projelerini anlattığı ‘öğrenci sunumları’ bölümü ile tamamlandı. Doi numarası: https://doi.org/10.32739/uha.id.57982
İstanbul HABERİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.